Oyunculuk kursu

Değerli Alsancak Sanat okurları; size tiyatro ve tiyatro kursu üzerine birkaç satır yazmak için bilgisayar başına geçtim. Ama şunu bilmenizi isterim. Tiyatro veya tiyatro kursu üzerine pek çok şey yazılmış ve bunların tarihin belki tozlu belki güzel kokan raflarında yerlerini almıştır. Benim sizlere aktarmak istediğim bir papatya kokusu yaratmayacak. Belki içinizi rahatlatabilir belki de derdinize derman olur. Bu kadar geniş bir dünya da benim sıfır nokta sıfır bir katkım olursa ne ala. O zaman kendimi öpücüklere boğulmuş flaşlar patlıyormuş gibi hissedeceğim. Neyse var varanın sür sürenin derken İzmir de Alsancak Sanat diye bir yer varmış duydunuz mu? Tamam tamam reklama girmiyorum. Konumuza dönelim.

Tiyatro deyince aklımıza oyunculuk eğitimi tamamlamış, yazarlık kursu alan, diksiyon, beden dili, güzel konuşan insanlar, hemen ağlayan hem de güldürebilen, estetiği bıçak altına yatarak değil de görüntüsüyle, disipliniyle vücudunun en işlek damarının metastazsız hücresine kadar hisseden insanlar geliyor. Evet bu konuda samimiyim. Fazlasıyla içinde fazlasıyla gönül verilerek yapılacak bir iş.  Eyy okur sen nasıl anneni, babanı, sevgilini, karını, çocuğunu, dayını, halanı, teyzeni, amcanı, tekelci ağabeyi, komşu kızını, kapıcının oğlunu vs. seviyorsan bu işi de öyle bağlanman öyle aşık olman lazım. Biz demiyoruz ki illa tiyatro eğitimi alın. Ama en azından doğru konuşmadan, sesinin yetiremeden sanatçıyım deme. Neyse serzenişlerimi bir kenara bırakmayacağım devamı gelecek… Değerli okur. Oyunculuk, yazarlık, resim, müzik ve daha sayamadığım birçok sanat dalı için gönülden bağlı olmak şartını koşuyoruz. Ben bir avukatın oyunculuk yapmasına karşı değilim, ben bir sanatçının avukatlık yapmasına karşıyım. Yani iki kilo makyaj yapıp püsküllü elbiselerle ezberini kontrol eder gibi sahnede yer alıp sonra da ben çok iyiyim diye kendinin avukatlığını yapan meslektaş aday adaylarım. Ben buna karşıyım. Halbuki şunu diyoruz. Gelin tanışalım, birlikte zaman geçirelim en azından teknik ve spesifik konularda beyin alışverişi yapalım. Bakın sevgili okuyan. Biz bu işi çok iyi yapıyoruz diye değil. Bize bu eğitimi veren hocalarımız bu işi çok iyi yapıyor diye değil. Onların hocası bu işi çok iyi yapıyor diye değil. Yani inanın Stanislavski bu iş de hatasız diye değil. Vallahi değil ya! En azından dinlenebilir, izlenebilir bir bakış açışı yaratıp farkındalık yaratalım. İlk defa tiyatro eğitimi alan ve ya izlemeye giden insanı düşünün. Kötü bir performans izlediğinde bir daha gider mi? Bu devir de baba oğluna ikinci şansı vermiyor yeni yetişen beyin ikinci şansı tiyatro eğitimi ya da gösterisi üzerine verir mi? Peki bu kötü performansı sergileyen grup kötü performans sergilediğini anlayabilir mi? O zaman şu soruyu sormak gerekir? Sevgili kötü performans sergileyen kişi kaç tiyatro oyunu izledi. Kaç kitap okudu. Hepsini geçtim sergilediği oyuna kaç profesyonel gözden eleştiri aldı? Şu anda ünlü şair Serdar ağabeyimizin şu dizeleri kulaklarımda çınlıyor. “Kafamda deli sorular…..”. Tabi sonra bu notasız dizeler aklıma gelince bu sefer beynimde Can, Aziz, Orhan ağabeyim oturmuş bana sert sert bakıyor. Sonra Aziz ağabey dönüyor “Şimdilerde sanat yok” diyor. Can ve Orhan ağabey birer yudum alıp zihnimden yudum yudum uzaklaşıyorlar.

Neyse yine dağıttık konuyu. Kusura bakmayın eyy okur. (Bu ‘eyy’ lafı da çok haber izlemekten bulaştı). Bir toparlamak gerekirse sıkıntı ne? Aslında sıkıntı yok. Herkes tiyatro yapsın. Bir ucundan tutsun. Tiyatro kursu olur yazarlık eğitimi olur oyunculuk eğitimi olur şan eğitimi olur diksiyon eğitimi olur.  Birlikte gelişelim istiyoruz. Biz Alsancak Sanat oyunculuk ve yazarlık atölyesi olarak tiyatro kursu üzerine beş yaşından yetmiş yaşına kadar herkese hizmet etmeye çalışıyoruz. Sahne Sanatları eğitimini tamamlamış gerek profesyonel gerek amatör ruhla heyecanımızı ve coşkumuzu sizinle paylaşmak istiyoruz. Hobi grupları kuruyoruz. Sınav grupları kuruyoruz. Oyunculuk ve yazarlık üzerine tiyatro eğitimi veriyoruz. Ama şunu hayatımızın her alanında koruyoruz disiplinli olmak. Başarının kilidi disiplinden açılıyor. Eleştirilmeye ve eleştirmeye açığız. Ama estetikten yoksun hareket etmiyoruz. Alsancak Sanat bünyesinde olan arkadaşlarımız mükemmel bir tiyatro eğitim alıp kusursuz, hatasız, bir oyuncu ve ya yazar olacak demiyoruz. Ama estetik sahip olan entelektüel bir görüşle beraber olacaklarına inancımız tam. Kapımız herkese açık gerek eğitim ile gerek çay ile sohbet ile.  Şimdilik Nazım Hikmet’inde dediği gibi;

“Hoşça kal dostlarım. Dostlarım benim hoşça kalın.

 Sizi canımda canımın içinde, kavgamı kafamda götürüyorum.

……………………………………………………

Yine görüşürüz dostlarım benim yine görüşürüz…

Beraber güneşe güler,

Beraber dövüşürüz”   

 

 Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkürler sevgili okurlar. Başka bir tiyatro sohbetinde görüşmek üzere.